İzmir'in Taşları

Birden bire gözlerimde şimşekler çakmaya başladı. Ayağımı bir taşa çarpmıştım ve ağza alınmayacak küfürler ediyordum. Madem bu küfürler ağza alınmayacaktı, o zaman zaten küfür denen birşey olmazdı. Demekki küfür ağza alınabilecek ve dönem dönem edilebilecek birşey. Bu gibi durumlarda acıyı baya hafifletiyor. Evet, baya küfür ettim o taşa. Sonra düşündüm, iyi ki çarpmışım.

Ayağımın taşa çarpması ile birlikte dünyanın yok olma süreci içerisindeki olaylar zincirine bir olay daha eklemiş oldum. Belki ayağımı oraya çarpmam, bir başkasının çarpmasını engellemişti... Belki o çarpma sonucunda adam bir yere yetişemeyecek, yetiştiği yerde hayatını değiştiren insanla karşılaşamayacak, onla evlenemeyecek ve çocuk sahibi olamayacaktı. Doğan çocuk belkide evrim zincirinin ortaya çıkaracağı en kapasiteli bireylerden biri olacak, müthiş zekası ile bilgisayarla çözmesi yüzlerce sene alacak problemleri daha kısa sürede çözebilecek yöntemler geliştirecekti... Bu sayede ışık hızına ulaşıp galaksiler arası yolculuk yapacaktık... Belki tüketim ekonomisi daha da vahşileşecek, herkes galaksiler arası yolculuk yapmak isteyecek, yeni bir pazar oluşacak ve bu pazar birilerini zengin edecekti. Benim yüzümden olmadı...

Hangi olasılık ziniciri ayağımın o taşa çarpmasına neden olmuştu. Ben neden bu kadar talihsizdim. Neden benim ayağım değilde başkasının ayağı o taşa çarpmamıştı? Ayağım neden orda duran daha küçük boyutlu başka bir taşa değilde o hayvan gibi taşa çarpmıştı? Neden bu olay t zamanında olmuştu... Başka kimlerin bu olayda parmakları vardı? Hangi adam bindiğim otobüs şöförünü yormuş ve bu sayede gaz pedalına F kuvvetini uygulatmıştı? Neden bu kuvvet F+1 değildi? Otobüsten inerken neden önümdeki bayanı beklemiştim? Bu bekleme ayağımı taşa çarpma anımı neden etkilemişti ?

Evet sanki olaylarda benim hiç kabahatim yoktu. Kendimi salmışım onun bunun etkisiyle yaşıyordum... Dikkatsizsem, kafamı kaldırmıyorsam yürürken, önümdeki taşı göremiyorsam bu olasılık zincirlerinin bir sonucu mu? Bu kadar mı iradesiz ve güçsüzüm? Ya ben insanım, yeri ve göğü delerim! Eğer bu ekonomik sistem beni bu kadar yoruyorsa, kendi insalığımın farkına varamıyorsam, bir taşı göremiyor ondaki güzelliği farkedemiyorsam, doğadan uzaklaştıysam kabahati yol verdiğim bayanda neden arayayım? Yürümeyi bilmiyorsam taşın günahı ne? Eğer olasılık zincirleri benim ayağımı taşa çarptırıyorsa, ben de o olasılık zincirlerini delip ayağımı kaldırıyor ve o taşa çarpmıyorum arkadaş!

Köleleştirilme sürecimize bilimi de alet ederek düşünmememiz gerektiği ve hayatın olasılıklar zincirinden ibaret olduğu bize aşılanıyor. Bizim hayatı değiştiremeyeceğimiz söyleniyor, vasıfsız bir varlık olduğumuza inandırılıyoruz. Buna en iyi cevabı bir halk türküsü ile veriyoruz.

"Bunca temenni dilekler
Vız gelir çarkıfelekler
Bana eğilsin melekler
Mademki ben bir insanım"

1 yorum:

ozancok dedi ki...

Sinan önemli bir noktaya değinmişsin hani insanın okuduğunda gerçekten öyle dediği bir noktaya... Bu ara çok popüler zaten "olasılıkların çakıştırdırdığı yaşamlar" tipi söz dizilimleri...Senin vurguladığın nokta göz ardı edilir olmuş. Tamam olasılıklar hayatımızı şekillendiriyor ama insanoğlu da kendi olasılıklarını yaratabilir demek istemişsin anladığım kadarıyla...Ne de güzel demişsin, eline sağlık demek düşer bize de...